SİYASAL İSLAMIN KOŞUSU
Günümüz siyasal İslamcılığın
zirve yılları.80li yıllarda kendine büyük yer bulan Siyasal İslamcılık 90lı
yıllardaki yükselişiyle 2000li yıllarda ülkemizde ve diğer Ortadoğu ülkelerinde
bugün hala güncelliğini ve önemini koruyor.Peki bu nasıl oldu ? Bir çok
Marksist,sol düşünür,hatta Atatürk dahil dinin ve siyasal İslamcılığın
ilerleyen endüstriyle beraber önemini yitireceğini ve belirleyici rolünü
tamamen kaybedeceğini düşünüyorlardı.Ancak zaman hepsini haksız çıkardı.Gelişen
endüstriyle beraber siysal İslamcılık ve dini hareketler de aynı hızla büyüdü.
Siyasal İslamcı hareketler
genelde şehirlerde kendilerine yer bulmuşlardır.Köylerde siyasal İslamcılığın
izlerine rastlamazsanız.Anadoluda istediğiniz yeri gezin.Köylerde buna pek itibar
edilmez.Çünkü köyde adam ibadet dışında başka bir şeye ihtiyaç duymaz.O yüzden
bu tarz bir hareketin ihtiyacını hissetmez.Ancak ilerleyen yıllarda köylü
toplumdan şehirlere geçtikçe,tarım toplumunu terk ettikçe,köydeki o insanlar
şehirlere geldiler.Şehirdeki acımasız endüstri çarkları karşısında kendilerini
yapayalnız hissettiler.Tutunacak bir yer aradılar.Ancak o sırada yanlarında
solcuları göremediler,çünkü onların tepelerine askeri darbe inmişti.Yanlarında değerlerine
en yakın olan Siyasal İslamcıları buldular.Köylerden kentlere gelen yığınlarla
beraber,90’lı ve 2000’li yıllarda Siyasal İslam zirvesini yaşadı.Onlarla
beraber serpildi,büyüdü,ve yoksul halk kitlelerinin umut ışığı oldu.
Siyasal İslamcılığın ulaştığı
zirve noktası dediğim gibi kimsenin kestiremediği bir şey oldu.Bunu kimse
tahmin edemedi.2000li yıllarda ise umut ışığı olarak geldi.Peki bu umut ışığı
durumunu sürdürebilecek mi ? Bunu zaman gösterecek.Ancak alternatif bir akım
olmadığı sürece bir süre daha siyasal İslamcılık hakimiyetini bu topraklarda
sürdürecek gibi.