80 Öncesi Sinema
80 öncesindeki sinema tabii ki her dönemde birbiriyle aynı olmasa da birbiriyle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Gözümüze çarpan ilk şeylerden biri aslında diğer yazımda belirttiğim gibi o dönemdeki gibi her şeyin çok net olmasıdır.İyiler salt iyi , kötüler salt kötüdür.Siyah ve beyaz olduğu için senaryolar da genelde çok derinlikli olmaya gerek olmamıştır.100 filmin 70 inin senaryosu neredeyse aynıdır.Bugün günümüz sinemasında bir Erol Taş,Ahmet Tarık Tekçe yoktur.Çünkü iyi ve kötü,siyahla beyaz birbirine girmiş durumdadır günümüz toplumunda.Adile Naşitli Münir Özkullu ,Ayşen Grudalı,Tarık Akanlı “Neşeli Günler” i ve onun türevi olan filmleri hepimiz bilmekteyiz.Bu filmlerle gördüğümüz o dönemde insanların mutlu olabilmeyi eninde sonunda başarabilmesidir.Çünkü para daha tek öncelik haline gelmemiştir o dönemde.Çünkü o dönemde komşusuyla arasında gelir uçurumu bu kadar yoktu ne Adile Naşitin ne Münir Özkulun ne de ailenin çocuklarının.Günümüzdeki gibi yükselinecek fazla mevki alınacak çok daha fazla eşya olmadığı için insanlar hayata daha fazla zaman ayırıyordu.Özellikle o dönemde karşımıza her filmde müthiş bir “toplumcu” mesaj çıkmaktadır.Ailenin birbirlerine kenetlenişini hepimiz biliriz bu filmlerde.Peki ya Hababam sınıfı?Arkadaşlarnın intikamını almak için okuldan atılmayı göze alabilen öğrencileri, birbirlerine kenetlenmiş kalabalıkları.Bunların hepsi o döneme ait özelliklerdi ve o toplumcu ruh maalesef yok edildi.Tabii ki 70lerin ikinci yarısında siyasetin yaşamın her alanına hakim olmasıyla beraber yapılan siyasi filmler,işçi filmleri.Maden, köşeyi dönen adam ve diğerleri….
80 öncesindeki sinema tabii ki her dönemde birbiriyle aynı olmasa da birbiriyle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Gözümüze çarpan ilk şeylerden biri aslında diğer yazımda belirttiğim gibi o dönemdeki gibi her şeyin çok net olmasıdır.İyiler salt iyi , kötüler salt kötüdür.Siyah ve beyaz olduğu için senaryolar da genelde çok derinlikli olmaya gerek olmamıştır.100 filmin 70 inin senaryosu neredeyse aynıdır.Bugün günümüz sinemasında bir Erol Taş,Ahmet Tarık Tekçe yoktur.Çünkü iyi ve kötü,siyahla beyaz birbirine girmiş durumdadır günümüz toplumunda.Adile Naşitli Münir Özkullu ,Ayşen Grudalı,Tarık Akanlı “Neşeli Günler” i ve onun türevi olan filmleri hepimiz bilmekteyiz.Bu filmlerle gördüğümüz o dönemde insanların mutlu olabilmeyi eninde sonunda başarabilmesidir.Çünkü para daha tek öncelik haline gelmemiştir o dönemde.Çünkü o dönemde komşusuyla arasında gelir uçurumu bu kadar yoktu ne Adile Naşitin ne Münir Özkulun ne de ailenin çocuklarının.Günümüzdeki gibi yükselinecek fazla mevki alınacak çok daha fazla eşya olmadığı için insanlar hayata daha fazla zaman ayırıyordu.Özellikle o dönemde karşımıza her filmde müthiş bir “toplumcu” mesaj çıkmaktadır.Ailenin birbirlerine kenetlenişini hepimiz biliriz bu filmlerde.Peki ya Hababam sınıfı?Arkadaşlarnın intikamını almak için okuldan atılmayı göze alabilen öğrencileri, birbirlerine kenetlenmiş kalabalıkları.Bunların hepsi o döneme ait özelliklerdi ve o toplumcu ruh maalesef yok edildi.Tabii ki 70lerin ikinci yarısında siyasetin yaşamın her alanına hakim olmasıyla beraber yapılan siyasi filmler,işçi filmleri.Maden, köşeyi dönen adam ve diğerleri….
80ler….
80li yıllara geldiğimizde ise toplumun kodlarında çok büyük değişikler yapılmış ve resmen yeni bir toplum projesi hayata geçirilmiştir.Toplumdaki siyasi hareketler sınıfsallıktan çok kimliksel ve cinsel bir yapıya bürünmüştür.Bunun sonucunda da karşımıza çoğu özellikle Atıf Yılmazın eserleri olan güçlü kadın figürlerinin olduğu filmler çıkmıştır,(özellikle Müjde Ar ve Hale Soygazinin oynadığı filmler).80lerle herhalde doğrular,yanlışlar,siyah beyazların gözden yeniden geçirilmeye başladığı bir dönemdir.80 öncesinde doğrular ve yanlışlar çok net iken bu dönemde neyin doğru neyin yanlış olduğu netliğini kaybetmeye başlamıştır.Böylece “rüşvet” “toplumsal yozlaşma” gibi sözcükler 80lerde daha fazla telaffuz edilmeye başlanmıştır.”Namuslu” “Dolap Beygiri” tarzı filmlerde 80lerin getirdiği bu furyaın bize armağan ettiği filmlerdir.80lerin sonlarına doğru da 12 Eylülden sonra hapisten çıkmış davasını kaybetmiş solcuların hikayelerinin anlatıldığı filmler de yine 80lerin önemli filmlerindendir(Kadir İnanır-Sen Şarkılarını Söyle,Talat Bulut-Bir Irmağa Yolculuk,Tarık Akan-Ses….)
90lar ve 2000ler
Küreselleşmenin ve kapitalizmin tavan yaptığın yıllardır 90lar ve 2000ler.Toplumumuz artı değerle ve tüketimle fazlasıyla muhatap olmuştur.Ülkemizde artık alınacak bir çok şey eşya vardır ve varılacak bir çok kısa süreli hedef ve mevkiler vardır.Toplum ulaşılacak mertebeler,artı değer arttıkça eskisi gibi kenetlenen değil piyasanın istediği gibi birbirine rakip bireyci bir toplum haline gelmiştir.Eee ne de olsa ulaşılacak bu kadar hedef içinde karşına çıkan herkes bir şekilde rakip olacaktır.Sistem insanları bu hale getirmiştir.Bu da ister istemez insanları yalnızlığa itmiştir.Artık filmlerde yalnız,sıkılan boğulan,sigara içen kentli adamı görürüz fazlaca.Çoğu kişinin anlam veremediği bu filmler özellikle 90ların başında fazlaca vardır.Artık her şeyin birbirne girdiği bir zaman dilimi olan 90lı ve 2000li yıllarda tabii ki sinemada da kaos karmaşa anlamsızlık hakim olacaktı.Çünkü çoğu şey anlamını yitirmişti.Bu da ister istemez sinemaya yansıdı.Çoğu kişinin “Bu ne ya,Ne biçim film bu!” dediği filmler bu dönemler damgasını vurmuştur.Aslına farkına varmadığımız hayatımızın da o filmlerdeki anlamsızlaştığı ve çoğu şeyin değersizleştiğiydi.
Küreselleşmenin ve kapitalizmin tavan yaptığın yıllardır 90lar ve 2000ler.Toplumumuz artı değerle ve tüketimle fazlasıyla muhatap olmuştur.Ülkemizde artık alınacak bir çok şey eşya vardır ve varılacak bir çok kısa süreli hedef ve mevkiler vardır.Toplum ulaşılacak mertebeler,artı değer arttıkça eskisi gibi kenetlenen değil piyasanın istediği gibi birbirine rakip bireyci bir toplum haline gelmiştir.Eee ne de olsa ulaşılacak bu kadar hedef içinde karşına çıkan herkes bir şekilde rakip olacaktır.Sistem insanları bu hale getirmiştir.Bu da ister istemez insanları yalnızlığa itmiştir.Artık filmlerde yalnız,sıkılan boğulan,sigara içen kentli adamı görürüz fazlaca.Çoğu kişinin anlam veremediği bu filmler özellikle 90ların başında fazlaca vardır.Artık her şeyin birbirne girdiği bir zaman dilimi olan 90lı ve 2000li yıllarda tabii ki sinemada da kaos karmaşa anlamsızlık hakim olacaktı.Çünkü çoğu şey anlamını yitirmişti.Bu da ister istemez sinemaya yansıdı.Çoğu kişinin “Bu ne ya,Ne biçim film bu!” dediği filmler bu dönemler damgasını vurmuştur.Aslına farkına varmadığımız hayatımızın da o filmlerdeki anlamsızlaştığı ve çoğu şeyin değersizleştiğiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder