6 Eylül 2009 Pazar

ÇILDIRIŞ

Televizyonda yaptığı hareketleri gördüğümde gülmeyle şaşkınlık arasında gidip geldim.Ancak bir süre sonra bunların yerini korku aldı.Bahsettiğim bu kişi kızı vahşice öldürülen Süreyya Karabulut.Geçen gün televizyonlarda canlı yayında yaptığı o akla zarar hareketler belki bir çok kişiye şov gibi gelmiş olabilir.Ancak dostlarım bence değildi.Adam çıldırmanın eşiğine gelmişti maalesef.Bir kaç gün öncesinde bu adamın helallik için 3 milyon euro istemesi üzerine bu adamın da artık bir şovmene dönüştüğünü düşünmüştüm.Ancak o görüntülerden sonra açıkcası bu düşüncemden dolayı utandım.Çünkü bu adam rol yapmıyordu arkadaşlar.Çünkü artık akıl sağlığını kaybetmişti.Peki bu acılı babanın isyanı sadec e kızının katilin bulunamamasına mıydı acaba?Ya da içinde bulunduğu bu sistemle bu denli korkunç bir şekilde yüzleşmek mi onu deliliğin sınırına getirmişti?Hepimiz içinde yaşadığımız sistemin nasıl işlediğini artık(en azından yaşıtlarım ve daha üstü için diyorum)biliyoruz.Ancak sistemle daha yüzleşmedik.Bir şekilde yüzleşeceğiz.Ancak kötü olan Süreyya Karabulutun yüzleştiği şekilde yüzleşmek belki de.O çok acı bir şekilde yüzleşti.O da büyük ihtimal duyduğu şeylere rağmen adaletine,devletine ve onun organlarına bir şekilde güveniyordu.Bu acı olaydan sonra medyanın desteğini de bu denli arkasına alınca bu olayın çözüleceğini düşünüyordu.Sabretti ve olayın üstüne gitti.Gerçekten geçmişteki bir çok mağdura göre bayağ yol katetti.Ancak maalesef sonuç sıfırdı.İşte onu çıldırtan ve hepimizin de bir kez daha akıllarımıza kazımamızı sağlayan sistemin altın kuralıydı: “Yasalar örümcek ağı gibidir,güçlüler deler geçer,zayıflar takılır kalır”.

Demek ki bir zengini bebesi canı sıkılıp herhangi bir yakınımızı doğrasa bu sistem içinde alacağımız adalet belli bir yere kadar.Bunu anlamış olduk.Belki de Süreyya Karabulut kendini feda ederek bunu bize gösterdi.Ne kadar suni ve saçma sapan kutuplaşmalarla uyutulduğumuzu bize gösterdi.Laik-Şeriatçı,Türk-Kürt,Demokrat-darbeci vs……Laik Şeriatçının üstünde ya da Şeriatçının üstünde baskı kuruyormuş.Hayır sevgili kardeşlerim zengin laik fakir şeriatçının ya da zengin şeriatçı fakir laikin üstünde baskı kuruyor yani olay yine aynı yerde bitiyor.Yani insanoğlunun varoldğu günden beri olan tek ve temel kutuplaşma ezen-ezilen,düzen-düzülen,zengin-fakir her ne derseniz deyin.En temel kutuplaşma budur dostlarım.Gerisi ise amiyane tabirle “tırışkadan nağmeler”