28 Aralık 2011 Çarşamba

BİR WB PROJESİ



Obama.2008 yılında hayatımıza girdi. George W.Bush döneminde dünyanın en nefret edilen ülkesi haline gelen ABD’de bir arayış döneminde karşımıza çıktı ve seçimleri kazandı. Adının “o bizden biri” anlamına geldiği söylendi, Kuranda geçen Batının en güçlü ordularının başına geçecek uzun boylu Müslüman olduğu söylendi. Sempatik dendi, eşi Beyaz Sarayın bahçesinde evsizlere bizzat yemek dağıttı.Gitti Arap dünyasında “Esselamü aleyküm” diye konuştu gazetelere manşet oldu,bizim aklıevvelleri mest etti.Peki şimdi nerede?

Tabii ki ABD’deki seçim hiçbir zaman sadece ABD’yi ilgilendirmez. Şu bir gerçek ki bütün dünyayı ilgilendirir. İşte Obama da bu yüzden önemli. Ülkemizde seçilince “aydın” kesimimiz kendisini ayakta alkışladı. Gazetelere manşet oldu.”Dünya artık daha güzel bir yer” dediler. Okumuşu bile böylesine gaza gelmişken normal halkı neler yapmadı ki? Obama’ya 40 koyun kurban eden mi olmadı, şarkılar yazmayan mı olmadı? Tabii mevsim o zaman başkaydı. O zaman yazdı. Şimdi ise kara kışa döndü

Asıl önemli olan nasıl bu kadar saf olunabildi? Obama’nın dünyayı değiştireceğini düşünenler hangi saikle bunu söylemişlerdi? Birileri mi onlara bunu söylemişti. Onu bilemiyorum. Bir iddiada da bulunamam. Ancak Obama her haliyle, her hareketiyle bir yerlerde tasarlanmış bir adamdı ve piyasaya sürüldü. ABD’nin Bush döneminde İslam dünyasında yaratılan nefretin önüne geçmek, ancak onlardan gibi görünen siyahi, sempatik ve hakkında Müslüman iddiaları bulunan adamla mümkündü. Ancak ABD’yi ve ekonomisini ayakta tutan silah ve savaş sektörünün önünde ne sempatik Obama ne de bizim hayalperest aydınlarımız durabilirdi. Keza öyle de oldu.ABD her on yıllık periyotta kendini ayakta tutabilmek için çıkardığı savaşları gene,Ortadoğu’daki hareketlerle başlattı.Bunu Arap Baharı diye sempatik gösterip uygulattı.Ancak maske Libya’da düştü.Baktılar muhalifler beceremedi iş başa düştü diyip kolları sıvayıp girdiler oraya da.Tabii ki de bu siyahi sempatik adam da bütün bu olanlara sadece onay vermek zorundaydı ve öyle de oldu.

Görünen odur ki tabiri caizse Warner Bros stüdyolarında hazırlanmış gibi görünen “Obama projesi” de çöküş noktasına geldi. Belki eşiyle beraber sempatikçe gülüp evinin bahçesinde göstermelik mangallarla bir seçim daha kazanacak. Ama o kadar. Dünyayı değiştiremeyeceğini kendisi ve bütün dünya görüyor. Proje çökmüştür ve yeni bir projenin ne zaman piyasaya sürüleceğini zaman gösterecektir.

25 Aralık 2011 Pazar

DOĞU , BATI VE BİZ


Herhalde dünyada kimlik karmaşasını bizden daha fazla yaşayan bir toplum olsa olsa Ruslardır.Onlar da ünlü “Deli Petro” larından beri bunu sorguluyorlar.Peki biz?.Doğulumuyuz yoksa Batılımıyız?Neredeyiz?Tabii bunun nedenleri fazlasıyla.Avrupa ile Asyanın arasında olmamız,zamanında üç kıtada hüküm sürmüş bir devlet mirası ,1923 de yaşadığımız kültürel devrim vs…Osmanlıdan kalan miras da farklı değildi elbette.Bir yanda Galatasaray Sultanisi mezunu aydınlar,Jön Türkler,bir yanda halk.Aslında Osmanlının da kafası karışıktı.Bu kafa karışıklığı açıkcası bugün de çözülmüş değil.

Aslında kafa karışıklığına pek gerek yok.Çünkü bariz bir Doğu toplumuyuz.En okumuşundan en cahiline kadar.Özellikle toplumumuzdaki “zeka” kavramı.Maaelesef bizde “uyanık” dediğimiz bir kavram var.Uyanıklık dediğimiz şey toplumumuzda zekanın net bir karşılığı.Tabii Batıda böyle bir “zeka” kavramı yok.En basitinden bir banka sırasında kendi sırasında beklemeyi,ya da otobüs kuyruğunda beklemeyi,kendi sırasına razı olmayı kerizlik olarak gören bir toplumuz.Oysa halk diliyle”zeki” olsak yani uyanık olsak o sırayı beklememeli oradan girip buradan çıkıp işimizi en hızlısından hallettirmeliyiz.Çünkü bu toplumda “zeka”nın karşılığı budur.Oysa Batıda zekanın karşılığı başka şeyler olsa gerek.

Güce tapınma ve biat kültürümüz.Bunu da yabana atmamak lazım aslında.Tee ilkokuldan başlayarak,askerlik ve sonrasında iş hayatına gelene kadar.Beylerin,komutanların efendilerin eksik olmadığı bir lugat dilimize pelesenk oluyor.Adam üniversiteyi,askerliği bitirmiş ama nafile.Çünkü öyle bir boyun eğme laboratuarına girmiş ki doğduğundan beri ister istemez kendinden güçlü biri karşısında ezik büzük oluyor.Acun Ilıcalının Yeteneksizsiniz Türkiye diye bir programı vardı.Buraya Almanyadan gelen Türkler de katılıyordu.Anlı şanlı jürinin karşısında Türkiye’de yetişmiş yarışmacılar ezilip büzülüyorlardı.Ancak Almanyadan gelen gurbetçi dediğimiz yarışmacılarda öylesine bir özgüven vardı ki,adamlar jüriye zekice göndermelerde bulunuyordu.Sonuç ise anlı şanlı jüri üyelerinden birinin şu söylediğiydi:”Sen bizim kim olduğumuz biliyor musun”.Çünkü bu toplumda kendinden güçlü biri karşısında ezilip büzülmemek saygısızlığın diğer adıydı ve zavallı yarışmacı tabii ki bunu bilmiyordu.

Tabii ki de likayat ve adamcılık kültürümüz.Bazen hemşehrilik bile bu toplum için liyakatla eş değerdir.İstersen Harvardı bitir gel buraya.Çok ahlaklı ve çok erdemli ol.Çalışkan biri ol. Sağlam bir tandığın yoksa,nereye kadar gidebilirsin?Çok ileri olacağını zannetmiyorum.Gidebileceğin yer sınırlıdır.O noktadan sonra başka şeyler devreye girecektir ve o şeyler sen de yoksa buraya kadar diyeceksindir.Daha çocukken bile yaşamadık mı bunları?Mahallede oynadığınız arkadaşınızın babası size sormadı mı” Sen kimin çocuğusun” diye?6-7 yaşındaki çocuğun bile birileriyle oynaması için bir aile altyapısı gerekiyordu belli ki.

Dışarı çıkan bir çok arkadaşımın dediği şuydu:”Salak oğlum bunlar,araba geçmiyorken kırmızı ışıkta duruyorlar”.Evet o an için bakınca garip gözüküyor bize ama adamların medeniyetinin temel taşı işte o ışığı beklemek.Aslında olay o ışığı beklemek değil.Yasalara ve kurallara saygı,karmaşanın engellenmesi vs…Tabii ki de Batılılığı bir model,bir hedef olarak sunmuyorum.Böyle bir amacım yok ve umurumda da değil.Ama şunu bilelim ki,biz “nevi şahsına münhasır” bir toplum da değiliz.Geçirdiğimiz bir çok sancılı sürecin sonunda yine ortalama bir Doğu toplumuyuz….