14 Ocak 2010 Perşembe

TÜRKİYEDE SİYASAL HAREKETLER

Türkiyedeki siyasal hareketler,yapılan Cumhuriyet devrimine göre kendisine bir yer tutmuştur.Kendini merkez sağ olarak tanımlayan Demokrat Parti Tek Parti devrindeki ekonomik durum,devrimlerin keskin bir şekilde uygulanışına olan tepkiyi ardına alarak iktidar olmuştur.Bu da siyasi hareketleri ister istemez sınıfsallıktan çıkarıp,kimlikler ve değerler üzerine kurulmasına yol açmıştır.Ülkemizdeki temel siyasi akımları incelemek bu durumu daha iyi açıklayacaktır.

1.SOLUN YOLCULUĞU




Ülkemizde sol siyasi hareketler genelde CHPde kendisine yer bulmuştur.Sol hareketler çıkış noktasında aslında kendini sınıfsal tanımlamamıştır.Ülkemizde solun çıkış noktası aslında Kemalizmdir.Sol ülkemizde ilk başlarda “Bağımsızlık-Anti emperyalizm-Laiklik” kavramları üzerine oturmuştur.Devlete ve orduya yakın olan bu sol hareket 27 Mayıs 1960da kendisini sağ tanımlayan bir iktidarı TSKnın devirmesiyle ona daha da yakınlaşmıştır ve adeta sol ile ordu arasında deyim yerindeyse bir nişan olmuştur.Öyle ki 68 kuşağı sloganlarında Kemalizme atıf yapar ve “Ordu-Gençlik” elele sloganı fazlasıyla yaygındır.Deniz Gezmiş ilk ortaya çıktığı yıllarda kendini Kemalist olarak tanımlar.Ancak bu hareket daha sonra Marxizme evrilecektir.

12 Mart 1971 Muhtırası solda büyük bir kırılmaya yol açacaktır.Yanlarında sandıkları ordu solun tepesine balyoz gibi inecektir.12 mart sol ile ordu arasındaki nişanı bozar,sol devletten ve ordudan uzaklaşır.Sınıfsal bir alanda kendisine yer arar sol.70lerdeki sloganlarında artık “Ordu-Gençlik elele” “Bağımsız Türkiye”nin yerini “Faşizmi ezeceğiz” sloganları daha fazla alacaktır.CHP de bu dönemde devlet ekseninden kayar Ecevitle.CHP tarihinde belki de ilk kez bu kadar keskin sınıfsal sloganlar kullanır,”Toprak işleyenin,su kullananın” “Ne ezen ne ezilen ,insanca,hakça bir düzen” vs…

Ülke şiddet olaylarıyla 12 Eylülün eşiğine gelir.12 Eylül solda 12 martdakinden çok daha büyük bir travmaya yol açmıştır.Solla ordu arasında bugünkü eski solcuların bazılarında artık intikamvari bir hale dönmüş ilişkilerin temelinde 12 Eylül vardır.12 Eylül solu kapitalist sistemle bütünleştirmiştir.Bu yüzden 12 Eylülden sonra sol sınıfsal karakterden kimliksel bir karaktere bürünür.Kapitalist sistemle uzlaşan ve sınıfsal mücadele gibi dertleri kalmayan sol kürt sorunu,azınlık sorunları,laiklik gibi dar bir çerçeveye sıkışır ve 70lerdeki gibi iktidar alternatifi olmaktan uzaklaşır.

Devlete şüpheyle bakan sol Kürt sorunu konusunda CHPnin yerini alan SHP ile HEPli milletvekillerini yanına alarak safını belirler.Ancak 28 şubat solun CHP ye ait kesimini yeniden devlet ve ordu eksenine kaydıracaktır.28 Şubatta ordunun 12 Eylülün aksine laiklikten yana tutumu solun yönünü devlete çevirecektir tekrar.CHP 28 şubattan sonra AKPnin de iktidara gelmesiyle hepten laik-milliyetçi-devletçi bir çizgiye oturacaktır.Ancak solun kalan kısmı hala orduya şüpheyle bakmakta ve zaman zaman karşı karşıya gelmektedir.Solun zaman zaman devlete yakın zaman zaman şüpheyle bakan inişli çıkışlı çizgisi ülkemizin siyasi yolculuğuna da benzemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder